Ana içeriğe atla

Çocuklarda Tesettür Bilincinin Oluşması


Nur Suresi 31

Çocuklara tesettür sevgisini nasıl aşılamalıyız?

Sevgiden ziyade, önemli olan tesettür bilincinin oluşturulmasıdır. Ama ne yazık ki sizler de şahit oluyorsunuz şimdilerde aileler, çocukları tam buluğ çağına girdikleri anda hatta daha da öncesinde hiçbir açıklama yapmadan onları örtünmeye zorluyorlar. Oysa çocuk o anda ne gelişimsel ne de psikolojik olarak tesettüre hazır değildir.

Aslında bu bilinç zamanında yani daha küçük yaşlarda oluşturulmaya başlansa genç kızlarımız
tesettürden mesul oldukları çağa geldiklerinde kendiliğinden örtünmek isteyeceklerdir.
Zira  Allahu Teala’nın emrettiği tüm fiiller biz insanların fıtratına uygundur.


Peki çocuklarımızı tesettüre nasıl hazırlayacağız?


Örneğin 7 yaşında bir kız çocuğumuz var ve onun ileride örtünmesini istiyoruz. Çocuk daha küçük, hevesini alsın, ben giyemedim o giysin, zaten büyünce giyemeyecek ki gibi basit sebeplerden ötürü kıpkısa etekler, şortlar, daracık taytlar, askılı badiler yani aklınıza ne kadar uç örnek geliyorsa, çocuğumuzu o şekilde giydirip sokağa çıkarmayacağız. Aynı şekilde, ileride örtünmeye hazır olsun diye daha oyun çağındaki bu yavrumuza, fiziksel hareketlerini kısıtlayacak, onun oyun oynamasını engelleyecek, onu arkadaşları arasında rencide edecek  upuzun yerlere kadar etekler, kocaman örtülerle bürümememiz gerekir. Çünkü her şeyin bir sırası, zamanı vardır. Yani buluğ çağına kadar çocuklarımız ne aşırı açık ne de aşırı kapalı giydirmemiz gerekir. Bizlerin ölçüsü daha önce de belirttiğim gibi çocuklarımızın fiziksel hareketlerini kısıtlamayacak, oyun oynamalarına engel olmayacak türden kıyafetler giydirmek olmalıdır. Çünkü oyun, okul çağındaki bu çocukların hem bedensel hem psikolojik gelişimi için son derece önemlidir.  Biz yetişkinlerin nasıl ki yapmakla mesul olduğumuz ciddi işlerimiz var aynı şekilde oyun da çocuğun işi gibidir ve oyun oynamak çocuğun en büyük hakkıdır. Bu hakkı onların elinden almayalım, vebal altına girmeyelim.


Biz bu konuda dikkatli olduğumuz halde çevremizdeki olumsuz örnekler çocuğumuzu menfi yönde etkilemeyecek mi? 


“Kim ne ekerse onu biçer” diye hoş bir tabir vardır. Bizler şu anda nasıl bir hayat yaşıyorsak, ilerde karşılaşacağımız kişiler, işler, ameller hep ona göre yön değiştirecektir. Örneğin bir genç kız düşünün; içkinin, zevk-ü sefanın içerisinde yetişmiş bir genç kız. Bu kızın yaşadığı ortamı düşündüğümüzde bir şarap fabrikasında uzman olmak istemesi, hatta daha da ileri gidiyorum bu kızımızın tek dünyevi gayesinin dünyanın gelmiş geçmiş en iyi şarabını üretmek ve bununla ün salmak olması pek de garip gelmiyor kulağa, tabi yaşadığı ortamı düşündüğümüzde.  Peki böyle bir ortamda nasıl biriyle evlenmesini düşünüyorsunuz?  Bu sorunun cevabı Nur Suresi 3. Ayettedir: “Zina eden erkek, zina eden kadın veya Allah’a ortak koşan kadınla; zina eden kadın, zina eden erkek veya Allah’a ortak koşan kadınla evlenir. Zina size yasaklanmıştır.”


Tesettür evlatlarımızı zinadan korumak için yeterli midir? 


Dikkat ederseniz Allah Kuranı Kerim’de “zina yapmayın, haram işlemeyin” gibi emirlerin yanı sıra “zinaya, harama yaklaşmayın” diye emreder. Ve yine erkeklere ve kadınlara gözlerini haramdan sakınmaları gerektiğini söyleyerek zinadan yüz çevirmemiz gerektiğinden bahsedilir. Burada amaç; harama, zinaya giden yolları tıkamaktır aslında. Kur'an'ın emrettiği şekilde tesettüre girmiş bir genç kız da  de zinaya giden yollardan birini kapatmıştır demektir.  


Tuğba Kadiroğlu

(Kaynak göstermeden alıntı yapmayınız.)

Yorumlar

  1. Allah razi olsun faydali bir yazi olmus, devamini bekleriz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Rukiye hanım . Inşallah, dediğiniz gibi faydalı olabilmişizdir.

      Sil

Yorum Gönder

Teşekkürler. Yorumunuz kontrol edildikten sonra yayınlanacaktır.

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

GEBELİKTE 2'Lİ VE 3'LÜ TARAMA TESTİ

Gebelikte yapılan 2'li ve 3'lü tarama testleri, anne karnındaki bebekte görülebilecek kromozomal hastalıkların tespit edilmesi için yapılır. Bu hastalıkların başında da Down Sendromu gelir. Son zamanlarda özellikle de muhafazakar kesimlerde, bu testlere karşı aşırı ön yargıların bulunduğuna şahit oluyorum. Bunun sebebi ise; bu testlerden çıkabilecek olası olumsuz sonuçların kürtaja sebep olabileceğidir ve gerçeklik payı da vardır. Peki "bebeğim engelli olacaksa hiç doğmasın" diye düşünen bir anne, sağlıklı doğacak sandığı bebeği  engelli doğduğunda ne hissedecek? Büyük bir şok geçirme ve ardından bebeği reddetme ihtimali yüksek. Sonuç böyle olacaksa engelli bebeklerin, anne karnında yaşamına son verilmesi gerektiğini söylemiyorum ve böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. Zira şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde şer vardır.