Ana içeriğe atla

ÖZGECAN VE VİCDAN EĞİTİMİ

Hani Rabbin meleklere: "Muhakkak ben yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da "Biz Seni yüceltir ve sürekli takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi yaratacaksın?" dediler.  Allah: "Şüphesiz sizin bilmediğinizi Ben bilirim" dedi. (Bakara suresi-30)


"Ben bu işin hikmetini çözemedim."

"Bu olayda Allah'ın bir tecellisi var ama ben bu işin hikmetini çözemedim" Özgecan'ın babasının metanetli bir şekilde söylediği bu sözünden sonra kendimce bu olayda bir hikmet aramaya başladım ve yukarıdaki ayet geldi aklıma.
   
     Allah, insana verdiği değer neticesinde ona halifelik makamını layık görüyor. Fakat, yeryüzünün halifesi olan insan, aslî görevinden uzaklaştı. Ya fesat çıkardı, ya kan döktü ya da sadece sustu ve seyretti. Artık insanların hatalarını görmezden gelir olduk, "onun kendi hayatı, özgürlük alanı" diyerek sustuk ve karışmadık..

Nehy-i ma'ruf emri münkerdir gezen meydanda bak! En metin ahlakımız, yahud, görüp aldırmamak! 

Mehmet Akif Ersoy  bugünler için mi söylemiş bu sözleri?
Çok hızlandık. Bir duralım, etrafımıza bakalım, görmediklerimizi fark edelim. Kulaklarımızda bir ton kuru gürültü, bırakalım bunları ve sadece  duymamız gerekeni duyalım. Kulak tıkayacaksak boş şeylere tıkayalım kulağımızı, hakikate değil. Bu olaydaki hikmet kaybettiğimiz vicdanlarımızda gizli...

VİCDAN EĞİTİMİ

Yeniden özümüze dönebilmek ve vicdanlarımızı eğitmek adına anne-babalara birkaç tavsiye:                                                                                                                          
1-  Herkesin kabul edeceği gibi bebekler masum ve günahsız doğarlar. Anne babalarının değer yargılarıyla hayata bakmaya başlar ve çevreyi keşfederler. Daha sonra çevreden gördüklerini ailesinden gördükleri ile karşılaştırarak kendi yolunu çizecek değer yargılarını oluştururlar. Öncelikle, anne babalar kendi değer yargılarına bakmalı ve onların ne kadar evrensel olduğunu sorgulamalı.

2- Anne babalar çocuklarına kendilerine itaat etmelerini değil, vicdanlarına itaat etmeleri gerektiğini öğretmelidirler. Bunun için onlara her şeyden önce vicdan eğitimi vermeliler.

3- Vicdan eğitimine merhamet ve şefkati öğreterek başlanır. Örneğin, çocuğunuzla beraber parktasınız. Yavaş yavaş yürüyen karıncayı seyredin ve anlatın. Köpekleri, kedileri sevdirin. En küçük gördüğünüz şeye bile değer verin, verdirin. Mesela, bir çiçek gördünüz ve çocuğunuz onu istedi, asla koparmayın. Bu çiçeğin tohumunu alın ve çocuğunuz saksıda yetiştirirsin. Bu şekilde emek vermeyi öğrenir.

4- Unutmayın, siz ne kadar yeryüzünün halifesi şuuruyla davranırsanız çocuğunuz da o kadar etkilenir sizden. İnsanlara, hayvanlara, bitkilere, yeryüzünde insanın emrine verilmiş her şeye emanet gözüyle bakın ve çocuğunuza o şuurda  bakmayı öğretin.

5- Çocuğunuzun, beş duyu organını etkin bir şekilde kullanmasına yardımcı olun. Duyu organlarını etkin bir şekilde kullanan çocuk farkındalık sahibi olur ve duyarlılık kazanır.  Ancak duyarlı olan vicdanlı olur. Beş duyumuzu nasıl kullanacağımızı şu şekilde öğretebiliriz:

Görme: Çocuğunuzla beraber yürüyüşe çıkın. Ağaçları, çiçekleri, toprağı, kuşları, gökyüzünü seyredin, her bir varlıktaki güzelliği görmeye çalışın ve muhabbet edin. Bulunduğunuz çevre beton binalardan ibaret olsa bile bunlar hakkında konuşacak şeyleriniz olmalı; binanın yüksekliğinin uygun olup olmadığı, dış cephesinin renginin hoşunuza gidip gitmediği, pencereler ile balkon arasındaki uyumu konuşabilirsiniz. yeter ki bakın, görün, gözlemleyin ve fark edin, anlatın.

İşitme: Evde, okulda, yolda, pazarda, piknikte ve daha  aklınıza gelebilecek her yerde  işitme ile alakalı farklı etkinlikler yapabilirsiniz. Örneğin, yolda giderken taşıtların seslerine kulak verin ve  o sesin arabaya mı, kamyona mı yoksa bir tıra mı ait olduğunu tahmin etmeye çalışın, Aynı şekilde doğal bir ortamda ya da bir hayvanat bahçesinde hayvanların seslerini gözü kapalı bir şekilde dinleyebilir ve  hangi sesin hangi hayvana ait olduğunu beraber tahmin edebilirsiniz. Bu oyunu farklı ortamlarda farklı şekillerde oynayabilirsiniz.  Evde enstrümantal müzik dinleyebilirsiniz hangi enstrümanların çalındığını tahmin edebilirsiniz. Bunların dışında gün içinde çocuğunuzla beraber müzik dinlemenizi tavsiye ederim. Hattâ, çocuğunuzu bir enstrüman çalma konusunda teşvik edin. Böyle bir meşguliyet çocuğu hem boş işlerden alıkoyacak hem de duygu dünyasını kirlerden arındıracaktır.

Dokunma: Dokunma duyusu anne babaların çoğunlukla es geçtiği bir duyudur. Çocuğunuz hangi yaşta olursa olsun onu okşamaktan ona dokunmaktan onu öpmekten ona sarılmaktan vazgeçmeyin. Bu duyuyu az kullananlara ve kullanmaktan korkanlara, okulda, evde, arkadaş arasında, uygulayabileceğiniz basit bir etkinlik örneği; çocuğun gözleri görmeyecek şekilde kapatılır, karşısına bir kişi geçer ve çocuk dokunarak  karşısındakinin kim olduğunu tahmin etmeye çalışır.

Koklama: Yukarıdaki etkinlikte olduğu gibi, gözler kapatılır ve kokusu belirgin olan maddeler ya da yemekler tahmin edilmeye çalışılır.

Tat alma: Çocukta damak zevkinin oluşabilmesi için yediği şeyin farkına varması gerekir. Fakat, çocuklar  abur cuburları gereğinden fazla tükettikleri için, ev yapımı gerçek yemeklerin lezzetinden bihaberler. Bunları yemek onlar için adeta işkenceye dönüşüyor. Yemekler bir çırpıda, sorunsuz bir şekilde yensin diye, aileler çocuklarına televizyon karşısında yemek yedirmeyi alışkanlık haline getiriyor. Çocuklarımızın  tat alma duyularını işte bu şekilde köreltiyoruz. Bu duyumuzun farkındalığını ortaya koyabilmek için yukarıdaki etkinlik örneklerini aynı şekilde uyarlayabilirsiniz.

6- Eğitim sistemimiz her ne kadar rekabet üzerine kurulmuşsa da siz çocuğunuzu asla rekabete teşvik etmeyin. Rekabeti hoş gören çocuk, daha iyiye ulaşmak adına başkalarına zulmetmekten kaçınmayacaktır.

7- Son olarak, çocuğunuza  ırk, din, zengin ve fakir ayrımı yapmaksızın, herkese saygı duymayı ve eşyaya değer vermeyi  öğretin. Özgüvenli çocuk yetiştirmek ile şımarık çocuk yetiştirmek arasındaki o ince çizgiyi koruyun. Kimseye ve hiçbir şeye hakaret etmeyin, ettirmeyin.

     Dünya var oldukça, fesat çıkarıp kanlar akıtacak  kişilerle, yeryüzünün halifeleri arasındaki mücadele devam edecektir.  Tek temennim vicdan sahibi insanların varlığının artmasıdır. Allah, Özgecan'a rahmet eylesin ve bu olaydaki hikmeti anlamayı bizlere nasip etsin...

Tuğba Kadiroğlu

Not: Bu yazı Şubat 2015'te Mersin'de Özgecan Aslan'ın vahşice öldürülmesi üzerine yazılmıştır.


Kaynak göstermeden alıntı yapmayınız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEBEKLİ UMRECİLERE TAVSİYELER

Bu yazıyı yazmamdaki amaç, bebekle umreye gidecek olanları, tüm söylenenlere rağmen biraz cesaretlendirmek ve ne yapmaları gerektiği konusunda yardımcı olmaktır. Bana "Pişman mısın, bebekle çok zor olmuştur" diyorlar. Kişi, oralara gider de pişman olur mu hiç! Bence hayatın her döneminde, ne zaman imkan olursa hiç tereddüt etmeden gitmeli insan, Allah kolaylığını verir elbet. Hem "Şüphesiz, zorlukla beraber bir kolaylık vardır" ayetiyle müjdelemiyor mu bizi Rabbimiz? Güzel düşünelim ki güzel olsun, gönlümüzce olsun her şey. Aksi takdirde benim gibi söylenenlere kulak asıp vazgeçme aşamasına kadar gelebilirsiniz. Şükürler olsun ki böyle bir hatadan döndüm ve Rabbim bana, oraları görmeyi nasip etti. Gelelim umre yolculuğumuza: Umre için yola çıktığımızda kızımız 21 aylık idi ve aylardan şubat idi. Öncesinde ufak çaplı bir araştırma yaptım. Kızım için hazırlayacağım eşyaları listeledim. Fazla kıyafet götürmeye hiç gerek yok. Mekke'de çamaşırlar çok hızlı bir

ERKEN ÇOCUKLUKTA MASTÜRBASYON VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

"Mastürbasyon (kendi kendine doyum), 3-5 yaşlar arasında sık rastlanan bir davranıştır ve çocuğun kendi bedenini tanıma eyleminin bir parçasıdır." diyor Haluk Yavuzer   Çocuğu Tanımak ve Anlamak   adlı kitabında. Gerçekten de öyledir. Çocuklarınızı dikkatli izlediyseniz, cinsel organlarına önce tesadüfen dokunduğunu, onu fark ettikçe dokunma isteklerinin artığını görmüş olmalısınız. Bu aşamada 'çek elini oradan, ayıp, terbiyesiz' diyerek ellerine vurmadıysanız ve zorla bu davranıştan vazgeçirmeye çalışmadıysanız bir süre sonra oraya olan aşırı ilgisinin kendiliğinden kaybolduğunu görürsünüz.

GEBELİKTE 2'Lİ VE 3'LÜ TARAMA TESTİ

Gebelikte yapılan 2'li ve 3'lü tarama testleri, anne karnındaki bebekte görülebilecek kromozomal hastalıkların tespit edilmesi için yapılır. Bu hastalıkların başında da Down Sendromu gelir. Son zamanlarda özellikle de muhafazakar kesimlerde, bu testlere karşı aşırı ön yargıların bulunduğuna şahit oluyorum. Bunun sebebi ise; bu testlerden çıkabilecek olası olumsuz sonuçların kürtaja sebep olabileceğidir ve gerçeklik payı da vardır. Peki "bebeğim engelli olacaksa hiç doğmasın" diye düşünen bir anne, sağlıklı doğacak sandığı bebeği  engelli doğduğunda ne hissedecek? Büyük bir şok geçirme ve ardından bebeği reddetme ihtimali yüksek. Sonuç böyle olacaksa engelli bebeklerin, anne karnında yaşamına son verilmesi gerektiğini söylemiyorum ve böyle bir şeyi asla tasvip etmiyorum. Zira şer bildiklerimizde hayır, hayır bildiklerimizde şer vardır.